27 Şubat 2011 Pazar

 

KONSANTRE BOZUKLUĞU VE STRES ÇÖZÜMÜ İÇİN B12 VİTAMİNİ



B12 VİTAMİNİ

Suda eriyen B12 özellikle sinir sistemi fonksiyonları için gereklidir. Folik asit ile birlikte doğum defektlerini önlemekte önemli rol oynar. Yine folik asit ve B6 vitamini ile birlikte kalp hastalıklarını ve damar tıkanıklığını önleyici rol oynamaktadır. Asetilkolin üretimini arttırdığı ve beyinde sinir iletimini düzenlediği için Alzheimer hastalığında koruyucu rolü olabileceği düşünülmektedir. Normal büyüme gelişmede olumlu rol oynar. Sinir hasarlarında tedavi edici rol oynar. Pernisiyöz anemi tedavisinde kullanılır. Mide barsak sisteminin bir kısmı cerrahi olarak çıkartılmış hastalarda oluşabilecek B12 vitamin eksikliğine bağlı belirtileri önler. Vejeteryanlarda ve birtakım emilim bozukluğu olan hastalarda oluşabilecek B12 vitamin eksikliğine bağlı belirtileri önler. Bağışıklık sistemini ve sinir sistemini güçlendirir. DNA molekülünü sentezler ve kırmızı kan hücrelerini üretirler.

Hangi besinlerde bulunur?

B12 vitamini folik asit ile birlikte alınmalıdır. Karaciğerde, sütte, yumurta akında, peynirde, balıkta, ette ve karideste bol miktarda , bitkilerde ise son derece az miktarda bulunur. Dana eti, dana karaciğeri, böbrek, midye, dil balığı, ringa balığı, uskumru, sardalya B12 vitamini içeren yiyeceklerdir. Sebzelerde ise B12 vitamini bulunmaz.

Günlük ihtiyacınız ne kadardır?

Kadınlarda ve erkeklerde günlük ihtiyaç 2 mikrogramdır.

Eksikliği nelere yol açar?

B12 vitamin eksikliklerinde zihinsel ve sinirsel fonkisyonlar bozulabilir ve kulak çınlaması, hissizlik gibi belirtileri görülür. Yaşlı insanlarda depresyonun en önemli nedenidir. Yaşlandıkça B12 vitamininin emilimi için gerekli olan mide asitimiz giderek düşer. Besinlerin emilim yeteneğini kaybeden yaşlı insanlarda, B12 gereksinimi giderek artar. Bu nedenle 50 yaş üzerindeki insanların B12 vitaminini harici alınması önerilir. Diğer suda eriyen vitaminlerden farklı olarak vücut dokularında depolanabilir. Bu yüzden eksiklik belirtilerinin ortaya çıkması yıllar alabilir. Ağır vitamin B12 eksikliğinde ise sinir fonksiyonlarının bozulduğu kronik hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Yaş ilerledikçe vitamin B12 eksikliğinin görülme sıklığı artmaktadır. Araştırmalar 65 yaşın üstündeki kişilerin yaklaşık % 40'ında vitamin B12 eksikliği olduğunu göstermektedir. Bu yaşlarda görülen bazı zihinsel bozukluklar ve depresyonun bu nedenle oluşabileceği düşünülmektedir. Alzheimer hastalığına benzer belirtiler verebilir ve eksiklik uzun yıllar sürerse zihinsel bozulma geriye dönüşümsüz hale gelebilir. B12 vitamini eksikliğinin, iyileşmesi mümkün olmayan sinir tahribatlarına neden olması dolayısıyla, hayvansal ürünlerin hiçbirini yemeyen vejeteryanların, mutlaka ayrıca B12 vitamini alması gerekir. Hafif derecede B12 eksikliği çok sık görülür. Uyuşukluk, unutkanlık, sabahları yataktan yorgun kalkma gibi belirtiler HIV pozitif kişilerin % 35 inde vitamin B12 eksikliği olduğu bulunmuştur. Yararı tam olarak kanıtlanamasa da AİDS tedavisinde vitamin B12 eklenmektedir.verir.

Fazlasının zararları

Günlük 100 mikrograma kadar alınmasının güvenli olduğu bilinmesine rağmen aşırı dozlarının zararlı etkileri konusunda da bir bilgi yoktur.

Alıntıdır.

Etiketler: ,


26 Şubat 2011 Cumartesi

 

KREDİ KARTI OLANLAR DİKKAT






Yargıtay, tüketici Mahkemesi tarafından kredi kartı üyelik ücretini geri alan Fuat Engin'in kredi kartını iptal eden bankanın işlemini iptal eden ve bankayı tazminat ödemeye mahkum eden kararını onadı
Güncelleme:26 Şubat 2011 16:53
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Fuat Engin, 10 yıldır kullandığı kredi kartına 45 lira üyelik ücreti tahakkuk ettirerek tahsil eden bankaya itirazda bulunduğunu, itirazı kabul edilmeyince haksız ve hukuka aykırı olarak alınan tutarın iadesi talebiyle Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu anlattı

Hakem heyetinin, anılan tutarın iadesi yönünde karar aldığını belirten Engin, bankanın, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararı doğrultusunda, kredi kartı üyelik ücreti adı altında aldığı tutarı kendisine iade ettiğini ancak, ilgili kredi kartını ''kredi kartı üyelik ücretinin iade edilmesi'' nedeniyle, sözleşme hükümleri gereğince ''sözleşme fesih hakkını kullandığı'' gerekçesiyle kullanıma kapattığını kaydetti.

Engin, bu durum üzerine bankanın uygulamasının, hakkaniyete ve emredici hukuk kurallarına aykırı, tek yanlı ve haksız bir durum olduğu gerekçesiyle işlemin iptal edilerek, kredi kartının yeniden kullanıma açılması talebiyle İstanbul Tüketici Mahkemesi'nde dava açtığını dile getirerek, sözleşme feshi nedeniyle ''kredi kartını kullanamaması'' ve ''bilgisi dışında kapatılan kredi kartını kullanmak istediğinde onay verilmediği için çevresinde zor duruma düştüğü'' gerekçeleriyle tazminat talebinde bulunduğunu söyledi.

Tüketici Mahkemesi'nin, ''davalı bankanın yasal dayanaktan yoksun, haksız işlemi nedeniyle ağır kusurlu olduğunun kabulü''nün gerektiği sonucuna vardığını aktaran Engin, mahkemenin, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu ile Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun ilgili hükümlerine aykırı olan, kredi kartı sözleşmesinin feshedilerek, kapatılmasına yönelik işlemin iptaline, ''kredi kartı üyelik sözleşmesinin yenilenerek sözleşmenin bir örneğinin Fuat Engin'e verilmesine ve yarattığı mağduriyet nedeniyle manevi tazminat ödenmesine'' karar verdiğini anlattı.

Engin, İstanbul Tüketici Mahkemesi kararının, banka tarafından Yargıtay'da temyiz edilmesi üzerine konuyu görüşen Yargıtay 13. Dairesi'nin bankanın kararı bozma talebini reddederek, yerel mahkemenin Engin lehinde verdiği kararını onayladığını bildirdi.

Hak aramanın önemine ve gerekliliğine dikkati çeken Fuat Engin, kararı değerlendirirken, kredi kartı aidatı veya üyelik ücreti nedeniyle kartı kullanıma kapatılan tüketicileri, hakkını aramaya ve bankaların yaptıkları haksız ve tek yanlı sözleşme değişikliklerine itiraz etmeye çağırarak, tüketicilere Tüketici Örgütleri Federasyonu üyesi tüketici örgütlerinden hukuki destek almalarını önerdi.

Mynetten alıntıdır...

Etiketler: , ,


21 Şubat 2011 Pazartesi

 

BABADAN KIZINA SESLENİŞ


Sürekli meşguldüm o kadar sene

seninle doyasıya oynayamadım

Sen beni çağırdın gel oynayalım diye

Ben bir türlü zaman ayıramadım.

Giydirdim,doyurdum,seni kolladım

Sadece bunları yeterli sandım

Bana oyuncağını getirdiğinde

Ben seni çoğu kez

Başımdan savdım...

Yatağa yatırır seni okşardım

Sen uyuruyumaz hemen çıkardım

Şimdi o günleri çok özlüyorum

Keşke bir dakika fazla kalsaydım

Hayat ne kadar kısa, yıllar ne çabuk...

Ne zaman büyüdü bu küçük çocuk

Ona dokunmak için uzandığımda

Ellerim boş kalır yüreğim buruk.

Artık ne resimler,ne de oyunlar

Ne 'iyi geceler'ne sarılmalar

Hepsi çok geride,ulaşmak çok zor

Yaşanmadı sanki o güzel yıllar.

Artık hiç işim yok yapayalnızım

Günlerim çok uzun,üstelik bomboş

Keşke istediklerini bir bir yapsaydım

Küçük arzuların şimdi çok şirin,çok hoş.

Etiketler:


18 Nisan 2008 Cuma

 


1.4 litreye 125 beygir sığdıran Seat Leon,
Seat Leon’un 125 beygir gücündeki 1.4 litre TSI versiyonu, Türkiye’de satışa sunuldu. İspanyol Seat’ın en çok satan modeli Leon, performans hem ekonomiyi bir arada sunmayı başaran turbo beslemeli yeni 1.4 litrelik motoruyla dikkat çekiyor..


Direkt enjeksiyon teknolojisi ile turbo beslemeyi biraraya getiren ve 125 beygir maksimum güç üreten Leon, 197 km/s’lik maksimum hıza erişirken, 0-100 km/s hızlanmasını ise sadece 9.8 saniyede tamamlıyor. 6 ileri vitesli düz şanzımanla üretilen Leon 1.4 litre TSI, 1500 d/d ile 4000 d/d arasında 200 Nm’lik tork değeri sunuyor. Bu performansın karşılığında ise, rakipleri arasında en iyi yakıt tüketimi verilerinden birini sunmayı başaran Leon 1.4 litre TSI, 100 kilometrede ortalama 6.5 litre yakıt tüketiyor. Bu yeni motorun en önemli yeniliklerinden biri de, hava yerine su ile soğutulan ve emme manifolduna entegre edilen ara soğutucular olması. Hava yerine suyun kullanılması, ara soğutucunun daha verimli çalışmasını sağlarken, ortaya çıkan yüksek ısı miktarını dengeliyor.


Doğuş Otomotiv-Seat tarafından ithal edilen 125 beygirlik Leon 1.4 litre TSI, Stylance donanım seviyesinde satışa sunuluyor. 16 inç alüminyum alaşım jantlar, elektrikli/ısıtmalı/katlanabilir dış aynalar, direksiyondan kumandalı Radyo/CD/MP3 çalar, ABS (Anti Blokaj Sistem), TCS (Çekiş Kontrol Sistemi), sürücü ve yolcu ön, yan ve perde hava yastıkları, elektrikli ön ve arka camlar, uzaktan kumandalı merkezi kilit sistemi, sürücü ve yolcu koltuğu yükseklik ayarı, far yükseklik ayarı, sis farları, eve kadar izleme fonksiyonu, deri direksiyon ve vites topuzu, alarm, hız sabitleme sistemi, yol bilgisayarı, arka park sensörü, otomatik klima ve otomatik yanan farlar Stylance donanım paketinde standart olarak yer alıyor.

Hürriyet com. dan...

Etiketler: ,


15 Nisan 2008 Salı

 

BİRZAMANLAR YILDIZDI ŞİMDİ OLDU........



Kaybolan yıldızlar!
Kariyerlerinin bir döneminde şöhretin en ateşlisini yaşadılar, yavaş yavaş silinip 'kaybolan yıldızlar' kervanına katıldılar.


İstikrarını futbol hayatının genelini yayan oyuncuların sayısı oldukça az. Mesela her dönem zirvede olan Hakan Şükür, muhteşem bir jübileyle yeşil sahalara veda eden Mehmet Özdilek. Herkes 'Kral' ve 'Şifo' kadar profesyonel ya da şanslı değil. Kariyerlerinin bir dönemini en tepede geçiren, ancak zirvede tutunamayıp hızla düşen futbocular konumuz...Şöhretin en tatlısını yaşadıktan sonra yavaş yavaş etrafını saran kalabalıkta azalma olanlar... Gündemden düşenler, piyasa değerini kaybedenler;paparazzilerin bile peşini bıraktığı yıldızlar. Ya şöhretin şaşasına kapılıp dağıldılar ya da fırsatları kaçırdılar... Belki de yanlış yerdeydiler; yanlış zamanda, yanlış kararlar verdiler. Yakasını sakatlık belasına kaptıranlar, yurt dışı hayali nedeniyle yurt içinden olanlara da açık listemiz. Eğer son dönemle sınırlı tutmasaydık, çok daha kabarık olabilirdi, 'Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler'i dilinden düşürmeyenlerin listesi...
İşte zirvede tutunamayan futbolcular kervanı:


İlhan Mansız: Beşiktaş, Samsunspor'dan aldığı golcünün bu kadar başarılı olacağını tahmin bile edemezdi. 2002 Dünya Kupası'nda attığı 'Altın Gol' ile adını dünyaya duyuran İlhan Mansız, Beşiktaş'ta yaşadığı şampiyonluğun ardından bolca hayranının olduğu Japonya'nın yolunu tuttu. Sakatlıklar peşini bırakmadı, inanılaz diz ağrıları nedeniyle A.Gücü'nde istediklerini yapamadı. Artık İlhan için tek çare futbolu bırakmaktı, doğu olanı yaptı.


Oktay Derelioğlu: O hala Beşiktaş'ın Avrupa'da en çok gol atan futbolcusu. Milli maçta 8 kişiyi çalımlayıp Belçika ağlarına gönderdiği gol hala hafızalarda. Siyah-beyazlı renklerden ayrıldıktan sonra 13 takım değiştirdi. Ne yurt dışında, ne de Türkiye'de aradığını buldu. Futbola başladığı Fatih Karagümrük'te jübile yapmadan yeşil sahalara veda etti.
Alpay Özalan: Zirveye çıktığı Beşiktaş'ı bırakıp, F.Bahçe'ye transfer olduğunda da gündemdeydi, 96'da Fair Play ödülü aldığında da. Ailesine küfür edildiği için Türkiye'den gitti, Beckham'ın kulağına söyledikleri nedeniyle İngiltere'de 'istenmeyen adam' ilan edildi. 2002 Dünya Kupası'nda 'Altın Kadro'ya girdi. İsviçre maçı sonrası rakibine tekmeleyince milli formayı kaybetti. Cezası 2 Haziran 2007 tarihinde oynanan Bosna-Hersek-Türkiye maçıyla son buldu.Güney Kore ve Japonya maceralarının ardından Köln'e gitti. Teknik direktörü Daum'u eleştirince kadro dışı kaldı.


Elvir Baliç: Bursaspor'da kendini gösterdi, F.Bahçe'de yıldızını parlatıı. İspanyol devi Real Madrid'e rekor ücretle transfer olduğunda, artık dünya çapında bir yıldızdı. Sezon öncesi hazırlık maçında ağır bir sakatlık geçirince, yurt dışı hayali kabus oldu. İkinci Türkiye macerasında hayal kırıklığı yaşadı, son umut olarak gördüğü G.Saray'da sakatlık peşini bırakmadı.


Elvir Boliç: 1992'de geldiği G.Saray'dan, Feldkamp tarafından uzaklaştırıldı. 1995'te F.Bahçe'ye gitti ve ilk sezonunda şampiyonluk yaşadı. Avrupa kupası maçında Manchester United'ın sahasında 40 yıl sonra yenilmesine neden olan golü atarak tarihe geçti. 2000'de İspanya'nın Rayo Vallecano takımına gitti. 2005'te eski takımı İstanbulspor'a döndü, ama sakatlıklar kendini göstermesine engel oldu.
Vedat İnceefe: Fatih Terim tarafından genç yaşta keşfedildi. EURO 96'da Milli Takım formasını giyerek, tüm dikkatleri üzerine çekti. Geldiği noktanın kıymetini bilmeyince hızla düşmeye başladı. Vestel Manisaspor ve Bursaspor'da geçen sessiz yılların ardından Karagümrük'e gitti. Son zamanlarda manken Ebru Destan'la olan birlikteliğiyle gündeme geldi.
Ahmet Dursun: Beşiktaş'ın 100. yılındaki efsane kadrosunda yer aldı, ileri uçta İlhan Mansız'la muhteşem bir ikili oluşturdu. İlk sezonunda 21 gol attığı siyah-beyazlı takımdan ayrılarak, Çin'de şansını denedi. Onun da yakasını sakatlıklar bırakmadı ve 2003'ten sonra seyyah oldu. İstanbulspor, Etimesgut Şekerspor, Antalyaspor ve Ankaragücü'den sonra Kocaelspor'a gitti.


Mustafa Kocabey: Feldkamp'ın verdiği şansları çok iyi kullanıp, genç yaşta kendini göstererek, Hakan Şükür'le birlikte G.Saray'ın forvet hattını oluşturdu. Ünlü Fransız oyuncu Jean Pierre Papin'de benzetildiği için 'Papin' lakabını aldı. Geçirdiği sakatlıklar sonrası altyapısında yetiştiği G.Saray’dan ayrıldı. Etimesgut Şekerspor'da 3. Lig Şampiyonluğu yaşadı. Bu sezon Beylerbeyispor forması giyiyor.


Kemalettin Şentürk: Kimine göre 'Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi ön liberosu', kimine göre sadece hırsı ve sertliğiyle iş yapan bir futbolcu. 1993'te G.Birliği'nden F.Bahçe'ye transfer oldu. Uche ve Högh'le çok iyi anlaştı, agresif futbolu ve çok sık kart görmesiyle dikkati çekti. Sarı-lacivertli takımdan ayrıldıktan sonra İkinci ve Üçüncü Lig'de oynadı. Kırıkkalespor'da futbolu bıraktıktan sonra siyasete soyundu. Maccabi'ye attığı gol hala hafızalarda.


Tolunay Kafkas: Erzurumspor, Konyaspor, Trabzonspor, Galatasaray, Bursaspor ve Denizlispor'da oynadı. kariyerinin en patlak yıllarını Trabzonspor'da yaşadı. 33 kere A milli oldu. Milli takım'ın EURO 96 Finalleri'ne gitmesinde büyük rol oynadı. Futbolunun sonbaharını Avusturya ekibi Superfund’da geçirdi. Şu anda ligin flaş takımı Kayserispor'u çalıştırıyor.


Okan Yılmaz: 2000-01 ve 2002-03 sezonlarında Türkiye Birinci Ligi'nde gol kralı oldu. Kritik maçlarda attığı gollerle, (A) Milli Takıma kadar yükseldi. Adı 'üç büyükler'le anıldı, Marsilya'ya transferi son anda yattı. 2005'te Bursaspor'dan ayrıldıktan sonra eski formunu bir türlü yakalayamadı. Şu anda Orduspor'da oynuyor.


Bülent Akın: Hagi'nin isteğiyle Denizlispor'dan 6 milyon euroya alındı, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynayan kadroda yer aldı. G.Saray'daki ilk günlerinde Rumen futbolcunun veliahtı olacağı yorumları yapıldı. Bekleneni veremeyince Bolton Wanderers'a transfer oldu. Premier Lig'de tutunamadı ve kaybolup gitti.


Ahmet Yıldırım: Galatasaray'da UEFA Kupası'nı kaldırdı, Beşiktaş'ta 100. yıl şampiyonluğu yaşadı. Görev yaptığı mevkinin en iyilerinden biriydi. En büyük özelliği geriden oyun kurması ve soğukkanlı olmasıydı. Siyah-beyazlı takımdan sonrası dönem, Ahmet Yıldırım'ın isminin silindiği yıllar oldu. Etimesgut Şekerspor'da Sergen ve Ahmet Dursun'la birlikte kadro dışı bırakıldı.


Tayfun Korkut: Futbol hayatına Almaya'da başlayan Tayfun, 1995'te F.Bahçe'ye imza attı. Sarı-lacivertli takımda 5 sezon başarıyla forma giydikten sonra Real Sociedad’a, ardından da Espanyol'a transfer oldu. Ancak İspanya'da beklentileri karşılayamadı. Beşiktaş'tan olaylı ayrıldı, futbolu sessiz sedasız bıraktı. Şimdi Real Sociedad genç Takımı'nın başında.


Erol Bulut: Futbol yaşantısına Frankfurt'ta başladıktan sonra Tayfun Korkut'la birlikte geldiği F.Bahçe'de kimliğini şekillendirdi. 1995-1999 yılları arasında forma giydiği F.Bahçe'de, 1-0'lık Manchester United zaferi ile şampiyonluk sevinci yaşadı. Trabzonspor ve Adanaspor'da kiralık oynadı. Panathinaikos, Panionios ve Olympiakos formalarını giydiği Yunanistan'da 'Yılın Futbolcusu' seçildi. Futbol hayatını ukrayna tamsilcisi Metalurh Donetsk'te sürdürüyor.


Kaan Dobra: Roman Dabrowski, Türk vatandaşlığına geçerek 'Kaan Dobra' ismini aldı. İlginç adı, ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil'in esprilerine neden oldu. Beşiktaş'ın 100. yılındaki şampiyon kadrosunda yer aldı. Sağ ayağını etkili kullanması ve uzaktan attığı sert şutlarla dikkati çekti. Eski takımı Kocaelispor'da futbolu bıraktı.
Ceyhun Eriş: Siirtspor'da gösterdiği performansla Fenerbahçe'ye transfer oldu. Yeteneği tartışılmazdı, ancak egoist oynaması Fenerbahçe'den gönderilmesine neden oldu. Ankaragücü'nde yeniden kendini gösterdi ve Trabzonspor'a imza attı. Devre arasında Karadeniz ekibinden de gönderildi.


Serkan Aykut: Samsunspor formasıyla 1999-2000 sezonunda gol kralı olduktan sonra 20 milyon dolara Galatasaray'a transfer oldu. Sarı-kırmızılı takımda Süper Kupa zaferi yaşadı. İyi bir performans sergilemesine rağman teknik direktörünün gözüne giremedi ve 2002'de eski takımına geri döndü. Samsunspor'un ligden düşmesiyle gözden uzaklaşınca, adı unutuldu.


Tolga Seyhan: Malatyaspor forması altında kendini gösterdi. 2003'de Ziya Doğan'ın isteğiyle Trabzonspor'a, 2005'te Lucescu'nun yoğın çabalarıyla 3,5 Milyon euroya Shakhtar Donetsk'e transfer oldu. Ukrayna takımında kendi mevkiinde çok oyuncu bulunduğu için fazla forma şansı bulamadı. 2006 yılını G.Saray'da kiralık olarak geçirdi, yeni sezonda eski takımı Trabzonspor'a döndü.


Ali Güneş: 2000-2004 yılları arasında forma giydiği Fenerbahçe'de, Mustafa Denizli döneminde yıldızını parlattı. 2004'te Beşiktaş'a transfer olması sarı-lacivertli taraftarların tepkisine neden oldu. Siyah-beyazlı takımda eski günlerinden çok uzaktaydı. Sezon başında Almanya ikinci Lig takımlarından Freiburg'la anlaştı.


Okan Koç: Gençlerbirliği'nde oynadığı futbolla 'üç büyükler'in transfer listesine girdi. Genç yıldızlar listesinin başında olduğu dönemde Beşiktaş'a transfer oldu. Ancak yeni takımında beklentilerin çok uzağında bir performans sergiledi. Konyaspor ve Ankaragücü'nde kiralık oynadıktan sonra Vestel Manisaspor'a gitti. Zirvenin hızla inmesinin en önemli nedeni disiplinsiz davranışları oldu.


Sinan Kaloğlu: Altay'da attığı gollerle dikkatleri üzerine çekti. Beşiktaş ve Galatasaray peşindeydi, o siyah-beyazlı takımı tercih etti. Kimine göre 'bal yapmayan arı'ydı, kimine göre gerektiği kadar şans verilmedi. Diyarbakırspor'a kiralandı, ardından V.Manisaspor'da oynadı. 2006 yılında Serdar Kurtuluş karşılığında Bursaspor'a verildi. Şimdilerde Fenerbahçe'ye attığı gollerle gündemde.


Mehmet Yılmaz: 2002 yılında Samsunspor'dan Trabzonspor'a transfer oldu. Fatih Tekke ve Gökdeniz'li takımda kısa sürede sivrildi. Genç yaşı ve hava toplarındaki hakimiyetiyle, bir süre rakip takımların korkulu rüyası oldu. Teknik direktör Halilhodziç'in, Mehmet Yılmaz'ı santrafor yerine stoper düşünmesi genç oyuncunun Anadolu kulüplerinin yolunu tutmasına neden oldu.


Zafer Biryol: 2003-2005 yılları arasında formasını giydiği Konyaspor'da kariyerin tepe noktasına çıktı. Gol kralı olduktan sonra Fenerbahçe'ye imza attı. Sakatlık nedeniyle uzun süre oynayamadı, kendini toparladığında ise forma şansı bulamadı. Sarı-lacivertli forma altında sadece 3 maça çıktı, Bursaspor'dan sonra Çaykur Rizespor'a gitti.


Haber Türk' ten alıntı....

Etiketler: ,


7 Nisan 2008 Pazartesi

 

DOMAİN ALAN ADI NEDİR?

Domain Alan Adı Nedir?

Domain nedir , nasıl çalışır ?

İnternet üzerinde kullanılan domain ( alanadı ) 'ler IP ( İnternet Protokol ) numaralarına ulaşmak için kullanılan bir isimlendirme sistemidir. İnternet üzerinden makineler birbirlerini IP dediğimiz numaralar sayesinde bulabilmektedir. (örn. www.bizimkiler.gen.tr için ip adresi 70.85.48.22 dür. ) IP adreslerinin hatırlanması ve kullanılması zor olduğu için bunun yerine kullanılması daha kolay olan isimlendirme sistemi (domain sistemi ) getirilmiştir.
www.turkiye.com.tr alanadı açılımı şu şekilde olmaktadır .tr ülke kodu (iki harfli ülke kodu listesine buradan ulaşabilirsiniz.) * .com ticari kullanım olduğunu bildirir üst düzey domain takısı (TLD) .turkiye domain adı www alt domain (subdomain) * Ülkelere verilmiş olan takılarının , örneğin türkiye için .tr takısının yönetimi o ülkedeki bir kuruma verilmektedir. Türkiyede bu ODTÜ bünyesindeki NİC.TR dir. Bu kurum .tr ile biten isimler üzerinde her türlü yetkiye sahiptir. Bu takı öncesinde kullanılacak TLD 'ler ülkelerin tercihlerine bırakılmıştır. Türkiyede kullanılmakta olan .name.tr takısı kullanıldığı gibi bu kurum isterse .isim.tr şeklinde de isimler türeterek bunlarıda kullanabilir. *USA'da ülke kodu kullanılmamaktadır.Bunun yerine yine hepimizin tercih ettiği uluslararası TLD'ler kullanılmaktadır. ( .com .net .org gibi )

Domain kayıt işlemi nasıl olmaktadır ?
İnternet'te bir adrese ulaşmak istediğimizde o bilgisayar kendisinde önceden tanımlanmış olan domain sorgulama adreslerinden bu domain'e ait bilgileri sorgular ve sonuç olarak bir IP adresi alır.Bu şekilde o adrese ulaşmış olur. İşte kayıt işlemi temel olarak bu sorgulama makinelerine IP karşılığının eklenmesidir. Domain name registry" işlemi tüm dünya üstünde registrar şeklinde adlandırılan firmalar aracılığı ile yapılır.Bu işlem söz konusu domain takılarına sahip olan ülke yada kurumlarca ücretlendirilmektedir. Bu ücretler bu işlemleri sağlayan sistemlerin devamını sağlamaktadır.

Domain kayıt işlemi kaç günde tamalanmaktadır ?

Dünyada bulunan ana domain sorgulama makineleri belirli aralıklar ile güncellenmektedir. Kayıt işlemi ardından tüm bu sunucuların dünya çapında güncellenmesi 24-72 saat içinde olmaktadır. Domain kaydı yaptırırsam bir web sitem yada eposta adresimde olacak mı ? Domain kaydı sadece bu sunucular üzerinde isim ile ilgili hakların belirtilen süre ile satın alınmasıdır.Bu durumda isim'i kullanabilmek için isim karşılığında yazılacak bir IP adresine yani bir sunucu üzerinde sizin istediğiniz hizmetler için hazırlanmış bir alana ( hosting ) ihtiyacınız olacaktır.

Domain kaydı yaptırdım ancak şimdilik bir eposta adresine yada bir web sitesine ihtiyacım yok.İsmin başkaları tarafından alınmasını engellemek istiyorum , hosting almam gerekirmi ?
Domain kaydı ile domain olarak aldığınız ismi bşakalarının almasını belirtilen süre içinde sağlamış oldunuz . Eğer eposta yada site ihtiyacınız yok ise hosting almanız gerekli değildir.

Domain'ime ait süre dolunca ne olacak ?

Eğer belirtilen süre sonunda domain'e ait yenileme yapmadı iseniz. Bu domain 10 gün içinde kullanılamaz hale gelir . Yaklaşık 45 gün kimse tarafından kayıt edilemez.Daha sonra tekrar isim serbest kalır. Domain adı kaç karakter uzunluğunda olmalı? Maksimum 63 karakter uzunluğunda olabilir.

Etiketler: ,


 

ARTIK TAMAMI TÜRK YAPIMI UÇAĞIMIZDA VAR!!!!



Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından geliştirilen özgün Hedef Uçak Platformu ''Turna''nın, TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEI) tarafından geliştirilen özgün ''turboprop motoru'' ile ilk test uçuşunu, dün TUSAŞ tesislerinde başarıyla gerçekleştirdiği bildirildi.


TUSAŞ'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, havacılık alanında dışa bağımlılığın azaltılması ve azami yurt içi faydanın sağlanmasını teminen, yerli uçak-yerli motor entegrasyonu amacıyla TUSAŞ ve TEI arasında 11 Eylül 2007 tarihinde imzalanan İşbirliği Protokolü çerçevesinde, bugüne kadar motor hariç tümü özgün bir Hedef Uçak Sistemi olan ''Turna'', TEI tarafından insansız hava araçları için geliştirilen özgün turboprop motor ile birlikte ''tamamen milli'' bir ürün kimliği kazandı. 90 libre itme gücünde, 6500 maksimum pervane devrine sahip turboprop motorun, güvenilirlik testlerini takiben, Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine giren ilk özgün hava platformu Turna'nın standart motoru olması öngörülüyor. Turna'nın, 2001 yılından bu yana, hava savunma birliklerinin eğitiminde kullanılmakta olup, bugüne kadar yüzlerce saat uçuşunun başarıyla gerçekleştirildi. TUSAŞ ve TEI firmalarının havacılık alanındaki birikim ve tecrübelerini bir araya getirerek gerçekleştirdikleri söz konusu özgün ve milli çözümün, Türk Havacılık ve Uzay sanayisinin ihtiyaçlarının özgün çözümler ile ülke içinden karşılanması hedefi doğrultusunda atılmış önemli bir adım olarak vurgulanıyor.

Etiketler: ,


This page is powered by Blogger. Isn't yours?

Kaydol: Kayıtlar [Atom]